25 Haziran 2018 Pazartesi

yetirmek kendine yitirerek kendini




-bazı geceler birkaç ay ağırlığında geçiyor
 herkes herkesi yaşıyor sanıyor.




Bazı cümlelere küçük harflerle başlıyorum; derdimi bir harfle büyültmeden ezilmekten yana geçiyorum. Henüz gülümsemenin yüzüme yakışmasına ramak kalmıştı, hayır üzülmüyorum belki biraz şu uçurumda yaşıyorum. Peki, fotoğraflarda nasıl gülebilirim ağlamadan, bu maskeli balolardan nasipsiz dönebilir miyim evime? Evim neresidir bu evrende?
Vasfım nedir buralarda şimdi benim; bir arkadaş, bir kardeş, bir anne eder miyim daha? Yetemem kimseye kendimsiz. Bir fesleğen olsam dahi dokunulmadan kalbime güzel kokamam. Bu inatçı sızı neye dönüşüyor, göremiyorum. Belki de gözyaşlarım gözlerimin dışında bir kuyuda dolmayı bekliyorken, ben diğer bir kuyuya su taşıyorumdur. Bunun sevabı var mıdır, rüyalarda göremiyorum. Zaten ben rüyalarımda daha neler görmüyorum ki gerçekte yaşanmasın.
Döktükçe dökülüyorum, korkuyorum bitmekten. İsterdim bitip tükenmeyi ama korktuğum da bir şey var. Ekmek kırıntısı gibi kalsa da döktüklerim içerlerimde, asla süpürmeyeceğim.








-çok zaman önce.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder